28 Temmuz 2008

Info - Flatworld: Teknoloji ve Büyü

Dün yazmayı planladığım infoyu bugün ancak gece yazmaya vaktim oldu. Bir kaç kişiden dünyadaki teknolojik seviye hakkında sorular aldım. Ona ek olarak büyü konusunda da bazı şeyleri açıklığa kavuştursam fena olmayacak gibi geliyor. Neyse, daha az geyik, daha çok açıklama.

Teknoloji:

Flatworld'de teknolojinin normunu belirleyen ırk Marianlar olduğu için, onların sahip olduğu teknolojiyi anlatmam daha doğru olacaktır. Sonuçta diğer ırkların çoğu Marian teknolojisini kullanmakta.

Marian teknolojisi çeşitli dallar altında incelenmeli. Bunların başında da fizik ve biyoloji gelmekte. Tarihi bilgilere göre ilk dönemlerinde çok daha yüksek teknolojiye sahip olan insan ırkı kısa bir süre de pratik bilimi büyü ile değiştirmiş ve bir anlamda "gerileme" yaşamıştır. Binlerce yıl süren bu "geri" dönem, insanların büyü yapabilme yeteneklerini kaybetmeye başlaması ile son bulmuş ve kaybedilen bilimsel birikimler geri kazanılmaya çalışılmıştır.

400 yıla yayılan bir süreç içinde insanların tıp bilgisi, zaten var olan "büyü" bilgisiyle birleştirilerek çok büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Marianların tıp bilgisi, günümüz dünyasının modern tıbbıyla yarışamayacak seviyede olsa da, o yönde hızla yol almaktadır. Diğer bilim dallarından daha ilerde olan Marian tıbbı, bizim dünyamızın 1940-50 dönemine eş değer bir seviyededir. Büyük şehirlerde hastaneler, Marian kolejlerinde tıp okulları vardır. Askeri birliklerde mutlaka doktorlar bulunmaktadır.

Flatworld tıbbının bir diğer kazancı ise, bu dünyada yetişen, normalin üzerinde iyileştirici etki yaratan bitkilerin varlığıdır. Bu bitkilerle yapılan ilaçlar, merhemler ve "iksirler", yaraların iyileşme potansiyelini çok yükseklere çıkartmaktadır. Bu tür yüzeysel tedavi yöntemlerine ek olarak mikro biyoloji ve genetik gibi konularda da kayda değer bir bilgi birikimine sahiptirler.

Marianlar, fizik konusunda teorik ve pratik olarak günümüz dünyasından 100-200 yıl kadar geridedirler. Buharla çalışan makinalar ve üretim bandı mantığıyla çalışan fabrikalar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamış, tren gibi, motorlu gemiler gibi buhar temelli çalışan araçlar büyük şehirlerde boy göstermeye başlamıştır. Flatworld'ün metropolü Spire'da, şehrin alt ve üst kısmıyla bağlantıyı sağlayan bir metro sistemi bile oluşturulmuş, Spire dağının kuzey ve güneyinde bulunan şehrin iki ayrı bölgesi de tren hattıyla birleştirilmiştir.

İçten yanmalı motorların ve bireysel kullanım için üretilmiş motorlu araçların daha teori seviyesinde olmalarına rağmen, belirli komutlara uyan buhar gücü ile çalışan "robot"lar çok nadir de olsalar kimi yerlerde görülmektedirler. Mekanik hareketi tamamen fiziksel gerçeklik ile sınırlı olsa da bilinçli hareketlerini sağlayan ve komutları uygulamalarını sağlayan elektronik teknolojisi Marianlar tarafından daha hayal bile edilmemiş olduğu için bu tür makinaların "büyü"ye dayanan mekanizmaları da mevcuttur.

Barut ve ateşli silahlar herhalde tekrar yükselen bilim akımının halkın hizmetine sunduğu ilk teknoloji olmuştur. Otomatik tabancalar ve makinalı tüfekler bu çağda ancak prototip silahlar olarak görülebilirken, altıpatlar da denen revolver tabancalar ve uzun menzilli tüfekler çoğu insan tarafından yoğun şekilde kullanılmakta; gemilerde toplar, kalelerde ve savaş alanlarında mitralyözler gibi sabit, ağır silahlar boy göstermektedir.

Ulaşım konusunda da yine teknolojik gelişmeler olmuştur. Büyük bir çoğunluğu okyanuslarla kaplı ve medeniyetlerin çoğu adalara bölünmüş bu dünyada ilk hedef bu uzun yolculuk sürelerini daha kısa ve daha güvenli kılmaya çalışmak olmuştur. Deniz taşımacılığı hala rüzgar gücü ile hareket eden yelkenli gemilere bağlı olsa da (Flatworldde belli deniz rotaları üzerindeki güçlü rüzgarlar ve okyanus akıntıları gemilerin bu rotalardaki hızını normalin çok üzerine çıkartmaktadır) buhar motorlu gemiler ortaya çıkmaya başlamıştır.

Deniz üzerinden taşımacılığın etkinliğinin arttırılması her ne kadar önemli bir hedef olsa da, "denizin üzerinden" taşımacılığın ortaya çıkması için harcanan çaba çok daha yüksektir. Sıcak hava balonlarının icadının ardından hidrojenle çalışan zeplinlerin ortaya çıkması çok zaman almamıştır. Zeplin teknolojisi, Marian'lar pek kafa yorulmamış bir yöntem olsa da, diğer bazı ırklar arasında oldukça rağbet görmüştür. Marian'ların asıl amacı Thulien'lerin Fırtına Avcılarına rakip olacak bir fikir bulmaktır. Şu ana kadar pek başarılı olmasalar da, havacılık alanında kaydettikleri ilerlemenin hızına bakılınca kısa süre içinde uçak teknolojisine ulaşmaları olasıdır.

Flatworld'ün bir diğer teknolojik lideri olan Thulien'ler, çoğu konuda Marian teknolojisinden yararlanıyor olsalar da, kendilerine has bir üstünlüğe sahiptirler: elektrik.

Ellerindeki var olan örnekleri kopyalayarak çoğalttıkları elektrik motorlarıyla çoğu temel ihtiyaçlarını gideren Thulienler ayrıca yaşadıkları bölgelerde kurdukları rüzgar milleri ile dünyanın tek elektrik üreticileridirler. Astronomik fiyatlara Marian ve Carinan soylularına satılan elektrik teknolojisi Thulienlerin en büyük gelir kaynaklarından birisidir. Marian bilim adamları tarafından potansiyeli tam keşfedilememiş ve Thulienler tarafından da sadece pratik amaçlarla kullanılan elektrik şu anda sahip olduğu ilgiyi görememiş bir hazine olarak beklemektedir.

Büyü:

Evet asıl değinmek istediğim konu bu işte. Öncelikle şunu belirteyim, "büyü" diğer pek çok fantastik dünyada olduğu gibi sınırsız ve sokaktan geçen herkesin kullanabildiği birşey değil. 6000 küsür yıllık tarih boyunca büyü her zaman insanlara (ve çok az da olsa Feyr'lere) özel bir sanat olarak kalmış ve dünya üzerinde hakim ırk olmalarında önemli bir rol oynamıştır.

Büyü olarak adlandırılan şey, insanların çevredeki faktörleri iradelerine göre şekillendirmeleri ve yönlendirmeleridir. Ancak bu iradeyi gerçekliğe uygulama yeteneği zamanla zayıflamaya, sonunda sadece yıllarca bu konu üzerine eğitim alıp, hayatlarını bu işe adayanlara özel bir şey haline gelmiştir.

Fiziksel dünyanın öğelerini değiştirme üzerine kurulu olduğu için "olayların işlemesi" hakkında yoğun bir bilgi gerektiriyor ve öğrenimi zorlaşıyordu. Bunun üzerine, zaten geleneksek olarak altıya ayrılan büyü, altı ayrı dalda incelenmeye başlandı: Ruh, Beden, İsim, Kader, Güç ve Madde.

Ruh dalı, canlı ve cansız her varlığın sahip olduğu ruhlarla iletişim ve onları kontrol üzerinedir. Bu bir diğer bilinçli canlı ile telepatik bağ kurmaktan, bitkiler gibi bilinçsiz canlılar yada kayalar, denizler, bulutlar gibi tamamen cansız maddelerle iletişim kurmaya yarar. Aynı zamanda cansız maddelere hareket kazandırmak (ölü bedenleri hareket ettirmek, masaları, sandalyeleri bilinçli yaratıklar haline getirmek, ağaçlara hareket kabiliyeti vermek) gibi bir kullanım alanı da vardır. Ruh dalının temelinde müzik bilgisi yatar. Müzik ve ses yolu ile oluşturulan ezgiler, evrensel olarak bütün ruhlar tarafından anlaşılan bir dildir. Bu nedenle bu dalın öğrencileri sıkı bir müzik eğitiminden geçerler. Ayrıca insan ruhu dışındaki ruhlarla iletişim kurabilmek için empati, diplomasi ve görgü kuralları eğitimi görürler.

Beden dalı, adından da anlaşılacağı gibi insanın kendi bedeni üzerinde değişiklikler yapmasına, yaraları ve hastalıkları iyileştirmesine olanak sağlar. Dünya çapında tıbbın bu kadar ileri olmasının sebebi budur, çünkü yaraları iyileştirebilmek veya fiziksel değişim geçirmek için öncelikle insan bedeninin nasıl işlediği bilinmeli ve gerçekleştirilecek değişimin nasıl olacağı, nasıl işleyeceği bilinmelidir. Flatworld insanları arasında hücre ve mikrop bilgisi binlerce yıldır mevcuttur. Kısacası bu dalda eğitim gören öğrenciler aynı zamanda bir doktorla aynı seviyede tıp bilgisine sahiptir.

İsim dalı, fiziksel konularla en az sınırlanmış daldır. Eski Lantian lehçesiyle başkalarının zihinlerine direkt olarak etki etmeye dayanır. Kişinin verdiği emirler karşısındakinin bilinçaltına etki eder ve onu verilen emre itaat etmeye zorlar. Bu dalın ustaları seslerini o kadar iyi kontrol edebilmektedirler ki emirleriyle fiziksel gerçeklik üzerinde anlık değişiklikler gerçekleştirebilmektedirler. İsim dalı hitabet sanatı ve edebiyat bilgisi gerektirmektedir. Ayrıca öğrenciler seslerini kontrol etmeleri için şan ve telafuz dersleri almaktadırlar.

Kader dalı, adının aksine olasılıklar ve olasılıkların dolaylı yollarla etkilenmesi üzerinedir. Kader öğrencileri mantık, felsefe ve matematik üzerine çok yoğun bir eğitim alırlar. Bu dal pratikte, olayların gelişmesi en olası şekli yerine, öğrencinin iradesiyle kendi tercih ettiği, başka bir olasılığa yönlendirilmesi şeklinden işler. En basit örnek havaya atılan bir paranın hangi yüzüyle düşeceğini etkilemek üzerinedir. Fırlatılan paranın hangi yüzü üzerine düşeceğini havadayken tahmin edip bu olasılığı etkilemek görünürde imkansız olsa da, uzun yıllar süren eğitimden sonra öğrenciler bunu kolayca gerçekleştirebilmektedir.

Güç dalı, fiziksel gücü değil, ısı, elektrik ve manyetizma gibi kuvvetleri kapsamaktadır. Bu dalın kullanımına ait bir örneği hikayenin geçen bölümünde Anton ocağı yakarken vermiştim. Örnekte görüldüğü gibi bu dalı kullanmak için önce yakacak uygun bir madde (odun) ve ateşin ortaya çıkmasını sağlayacak ortam (oksijen, hava) gerekmektedir. Tahmin edebileceğiniz gibi "Güç", fiziğin çeşitli dalları üzerine yoğun çalışma gerektirmektedir. Güç dalının ustaları, çevre sıcaklığını değiştirerek rüzgarlar yaratmak, hava olaylarını kontrol etmek gibi meziyetlere sahiptirler.

Madde dalı ise ne olduğu açık bir diğer dal. Maddelerin renk, ağırlık, şekil gibi basit karakteristik özelliklerinin değişimin yanında bir maddenin başka bir maddeye dönüştürülmesi (ki nükleer fizik bilgisi gerektirmekte) yada büyük kütlelerin şekillendirilmesi (örneğin yer sarsıntısı yaratmak, mekanik fizik bilgisi gerektiriyor) gibi daha komplike şeyler gerçekleştirilebilmektedir.

Dallar dışında, bir "büyücü" iradesini gerçekliğe uygulamak için önce daha basit bir şey üzerine konsantre olup dikkatini toplamak zorundadır. Bunun için bir "odak" objesi kullanılır. Odak objesi çok basit bir geometrik şekilde, elde yada sadece avuçta tutulabilecek kadar ufak olmalıdır. Bütün dikkat bu obje üzerine, oradan da gerçekleştirilecek etkinin normal yollarla gerçekleşmesi için gereken olayların oluş şekli düşünülmeli ve buna konsantre olunmalıdır. Uygun eğitimi almış kişiler için bütün bu süreç sadece bir kaç saniye almaktadır. Büyü eğitimi almak için kişinin üstün bir gözlem ve olayları hızlı değerlendirme yeteneğine sahip olması gerekmektedir. Olayların doğal şekilde oluşma sürecini bildikten sonra bunu yaratmak büyücü için çok daha az zahmet isteyen bir iştir.

"Büyü"nün oluşturulması için gereken yöntemler uzun süren ve maddi olarak zorlayıcı bir süreç gerektirdiğinden, büyücülük kurumu sadece zenginlere ve soylulara ait hale gelmiştir. Fakat modern bilimin halkın herkesimine hitap eden, daha kolay ve pratik çözümler sunması büyünün popularitesini giderek kaybetmesine sebep olmaktadır. Yukarıda belirttiğimden daha başka, sayısız sınırlamaya(Beden dalı ile bir adamın karşısına oturup iyileştirmenin, o insanın tıbbi müdahale ile iyileşmesiyle aşağı yukarı aynı süre alması örneğin) sahip olan büyü, halk arasında bir süre sonra tarihe karışacak bir sanat olarak görülmekte.

Hiç yorum yok: