26 Aralık 2008

Doctor Who Christmas Special 2008: The Next Doctor (!!!)

Üst üste iki yazı birden? Aman tanrım! Ama Doctor Who bu, her türlü garip olaya sebep verebilir.

Aylardır beklediğim Doctor Who yeni bölümü sonunda gelebildi. 2009 boyunca yeni sezon olmayacağı, sadece 5 özel bölüm yapılacağı ve 2010'da da David Tennant'ın diziden ayrılacağı (FFFFFFFFFFFU-) düşünülürse ne bulursam kapmaya hazırdım zaten.

Eski Doctor Who'ları hiç izlemedim (ve bulamadım da. İlk sezonlar BBC arşivlerinde bile yok diyolar. Adamlar 70lerde "eeeh neyimize yarayacak ki ilerde" diyip yer açmak için yakmışlar ya dizi kayıtlarını :|) ama 2005'te başlayan (daha doğrusu devam eden?) Doctor Who serisi şu ana kadar hayatımda izlediğim en iyi fantastik dizi sıfatını çok rahat taşır. 1. sezonda Christopher Eccleston ve devamında David Tennant'ın başrolünü oynadığı, Rose Tyler (Billie Piper) gibi, Martha Jones (Freema Agyeman) gibi, Captain Jack Harkness (John Barrowman) gibi karakterleriyle muhteşemliğine muhteşemlik katmış bir seridir ve fantastik kurgudan hoşlanmayanların bile sırf oyuncuların rol kabiliyetleri ve senaryonun muhteşemliği için izleyebileceği bir dizi.

Dizi o kadar kaliteli ki beni bile duygulandırabilecek seviyede (ki şu ana kadar sadece Name of the Rose'un sonunda gözlerim yaşarmıştır). Blink adlı bölümü BAFTA kazanmış ama film olsa Oscar alırdı, Amerikan dizisi olsa Emmy alırdı, ben de bir ödül verebilirdim hatta. 3. sezonun son üç bölümü (Utopia, The Sound of Drums ve özellikle muhteşem sonuyla Last of the Time Lords), yine üçüncü sezondan Human Nature ve The Family of Blood'dan oluşan kısım, önceden bahsettiğim Blink, ikinci sezonun final bölümleri Army of Ghosts ve Doomsday ve son olarak dördüncü sezonun son üç bölümü Turn Left, The Stolen Earth ve Journey's End dünya dizi tarihinde bi şekilde yer etmesi gereken bölümlerdir. Bazen öyle şeyler oluyor ki Lost'ta öyle olay göremezsiniz yani (Lost'u da unutturdular iyice ya... Neyse hiç girmeyeyim o konuya).

Başta dediğim gibi en iyi fantastik dizi Doctor Who, en iyi Sci-fi Drama BSG (2003 elbette) olsun, herkes izlesin oah desin. BSG final bölümlerini de versinler artık, fitil etmesinler adamı. ComicCon röportajlarıyla gazladılar iyice zaten... sezona 7-8 ay ara vermek ne ya arkadaş ya :|.

Neyse, asılın torrentlere!

Zeitgeist the Movie + Zeitgeist: Addendum


Son yazıyı yazdığım akşam oturdum, izleyeyim şu filmi artık dedim. Tee ünideyken okulda gösterimi yapılmıştı kaçırmıştım, sonra torrentten indirmiştim (ki offical torrentleri var) öyle kalmıştı. Neyse özetle 1 yıldır izliycem diyorum ama yapıcam diyip yapmadığım şeyin haddi hesabı olmadığından...

Filmin içeriği nedir hiç duymamış olanlar için bir iki kelime bahsedeyim. Zeitgeist the Movie, 9/11 olayları ile "gündeme gelen" terörle savaş saçmalığının altındaki gerçekleri belgelerle anlatan bir belgesel. Terörle savaş adı altında dayatılan şeyleri, bu savaşın (ve geçtiğimiz yüzyıl içindeki tüm savaşların) asıl gerekçelerinden bahseden, dinin ve devletin insanlığın özgürlüğü karşısında nasıl bir ilüzyon duvarı kurduğunu anlatıyor ve çoğu konuda da altı belgeli olarak iddialarını destekliyor.

Filmin ilk bölümünde (giriş bölümü değil, Part I kısmı) günümüzde hakim olan tek tanrılı dinlerin hepsinin nasıl tamamen pagan inançlarından alıntıları yaparak devasa bir yalan ağı kurulduğu, ikinci bölümde 9/11 olaylarının nasıl içeriden yapılmış göstermelik bir operasyon olduğunu (binaların uçak çarpmasıyla o şekilde yıkılmasının fizik kurallarıyla imkansızlığı ve her kata tek tek bomba yerleştirilmeden binaların çökemeyeceğini gösteren belgeler örneğin) anlatıyor. Üçüncü ve son bölümde ise işin ekonomik kısmına değiniyor ki bu konuyu Zeitgeist: Addendum adlı, yeni çıkan filmde daha detaylı açıklamışlar.

Zeitgeist: Addendum ilk filmin bıraktığı yerden devam ediyor ve Amerikan ekonomisinin işleyişi hakkında çok temel bilgiler vererek FED'in (Federal Reserve System/Amerikan Merkez Bankası sistemi yani) ve buna bağlı olarak World Bank ve IMF'in nasıl ülkeleri borca sokarak kendisine bağladığını, Economic Hitmanlerle ülke yöneticilerini tehdit edip bu ülkelerin kaynaklarını kendi istedikleri şekilde kontrol ettiklerini anlatıyor. Hatta bir eski bir Economic hitman ile yapılan röportajda Güney Amerika'da son 60-70 yıl içinde çıkan savaşların, darbelerin neredeyse tamamının bu gruplar tarafından bilinçli olarak çıkartıldığı, Ecuador, Panama ve Venezuella gibi ülkelerde ekonomik tehdit işe yaramayınca kiralık katiller yollandığı anlatılıyor. Bir benzerinin Saddam yönetimindeki Irak'a İKİ defa yapıldığından ve her ikisinde de ekonomik tehdit ve katiller işe yaramayınca Amerikan ordusunun devreye girip ülkeyi işgal ettiği açıklanıyor.

İki paragrafta filmleri anlatmış gibi oldum ama içerikte bu dediklerimden çok daha fazlası mevcut, o yüzden ikişer saatlik bu iki belgeseli herkese tavsiye ediyorum. "Biliyoruz bunları ya" demeyin, ben de biliyordum anlatılan çoğu şeyi ancak adamlar dediklerinin altını belgelerle destekleyince olayın vuruculuğu bir başka oluyor.

Bari torrentleri de vereyim, aramayın:

http://www.mininova.org/tor/1628351 (Zeitgeist the Movie)
http://www.mininova.org/tor/1900850 (Zeitgeist: Addendum)

"O kadar ingilizcem yok" diyenler divxplanet.net'te türkçe altyazılarını rahatlıkla bulabilirler (onun da linkini verdirmeyin artık :)).

24 Aralık 2008

Wait... what?

Son yazıdan beri 105 gün geçmiş. Bir yılın üçte biri falan yani. Kullanılması gereken ifade "püüüüüüü"dür sanırım bu rezillik için.

Bu kadar zamandır neden yazı yoktu? Her zaman ki sebepler işte; üşengeçlik falan filan. Peki bu sürede neler oldu? Yüksek lisans yalan oldu, iş arandı, bulunamadı, daha çok arandı, tekrar bulunamadı, daha daha çok arandı, bulundu, kısa sürede ayrılındı, tekrar işsiz statüsüne dönünce araya bayram falan filan da girince iyice bünye salındı. Hoş şeyler değil tabi bunlar.

Neyse sıkıcı kısım atlatıldığına göre diğer detaylara gelelim. Yine bol bol film, dizi falan izlendi ama spesifik olarak şu çok süperdi diyemiyorum (niye diyemiyorum bilmiyorum... o kadar etkileyici bir şeye denk gelmedim herhalde).

Netten çok pis DoW ve Starcraftlar döndü. Sonra araya iş miş girince bırakıldı nedense (cidden neden sc oynamıyoruz biz?). Kongregate(.com olan)'teki mud and blood 2 adlı oyun sayesinde inanılmaz TF2 gazına gelindi, fellik fellik orijinal orange box arandı ama bulunamadı (evet, İstanbul'un tamamını aradım, yok. YOK!). Tekrar korsan TF2ye başlandı, "Bu da kurtarır ya :)" diyerekten hala oynanmakta.

Biten Flatworld campaigninin ardından (neymiş? inat adamı öldürürmüş.) yeni bir Atlantis campaignine başlandı ve hala devam etmekte. En son bütün grup dağılmış ve baygın, grubun doktoru ise hastanelik halde olmak üzere son seansı bitirdik. Önümüzdeki oyuna görürüz bakalım kim saldırmış, ne olmuş.

Bu arada dikkatimi çekti, setting ne olursa olsun, grup içindeki "gruplaşma"lar da, tartışmalar da hep aynı kişiler arasında oluyor. Taze kan lazım aslında araya biraz... (Ah kml ah.)

Burada devam ettiğim hikayeye ise devam etme konusunda çekinceliyim. Konunun nasıl devam edeceğini bilsem de biraz fazla uzak kaldım hikayeden (eşekkafalı ben evet). Zaman gösterecek devam eder miyim etmez miyim.

Ah son olarak, evimizin nüfusu +1 Kedi olarak arttı. Tılsım isimli bu şahıs standart kedi davranışları pek göstermiyor olsa da (suda oynamayı seven kedi mi olur ya O_o) azgınlık seviyesini minimumda tutmayı başarıyor. Bi de miyavlamayı becerebilse tam olacak.

Neyse işte, durum raporu bu, uzatmanın alemi yok. Şu geçen tutulduğum 2 haftalık grip haricinde pek bi sorunum da yok gibi. Budur.